Mezuniyet Töreni

Y.Y. TIP FAKÜLTESİ MEZUNİYET TÖRENi VE ODA BAŞKANIMIZIN KONUŞMASI

 

Oda Başkanımız Dr. Özgür Deniz DEĞER 24.06.2019 Pazartesi Günü Y.Y.Ü. Kampüsü Cengiz Andiç Kültür Merkezinde düzenlenen Tıp Fakültesi mezuniyet törenine Odamız adına katılmıştır. Törende dereceye giren öğrencilere plaket veren Oda Başkanımızın konuşması aşağıda sunulmuştur.

Sayın Rektör, Sayın Dekanlar, Sevgili Öğrenciler, Onların Değerli Aileleri, Değerli Meslektaşlarım, Van-Hakkari Tabip Odası Yönetim Kurulu adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sevgili öğrenciler, 6 uzun ve zor yılın ardından mesleğe ilk adımı atacağınız bugün, Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı olarak sizlere seslenmek benim için ayrı bir onurdur.

Hayata ve topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak emeğimizle, bilgimizle, uzun yıllar süren eğitim ve mesleki deneyimlerimize dayalı birikimimizle insanlara hizmet veriyoruz.

Senenin 365 günü icap nöbetçisi bir uzman hekim, sabaha kadar ameliyat yapan bir cerrah, yılda binlerce hasta muayene eden bir dahiliyeci, hayata anne karnından itibaren eşlik eden bir nisaiyeci, yitirdiği hastasının ardından “Kızamık ağıdı” yakan bir çocuk doktoru, ömrü narkoz koklamakla geçen bir anestezist, her ambulans sesinde yerinden fırlayan bir acilci, petri kutuları arasında bir mikrobiyolog, formaldehit kokuları arasında bir patolog, her türlü hastalıkla tek başına başa çıkmaya çalışan bir kasaba doktoru, kimselerin gitmek istemediği bir köy sağlık ocağında yalnız başına bir genel pratisyen, yirmi dört saat uykusuz geçen nöbet ertesinde vizite hazırlanan bir asistan, aile sağlığı birimine hapsedilmiş bir aile hekimi, meslek hayatının başlangıcında güvenlik soruşturmasına takılan bir genç hekim, KHK’yla anabilim dalından ve öğrencilerinden koparılmış bir akademisyen, işte ve evde çifte mesai yükünü taşıyan bir kadın hekim.

Her şeyden ve herkesten çok; doğumdan ölüme insanın en çıplak hallerine şahitlik ediyor, en çaresiz anlarında yardımına koşuyor, güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için çalışıyoruz.

Çok yorucu görünse de,biz hekimleri yoranlar bu yoğun yaşam değil, Bizi asıl yoranlar; mesleğimizin itibarsızlaştırılması, emeğimizin ucuzlatılması, kötü çalışma ortamları, ağır çalışma koşulları, parça başı işleme dayalı ücretlendirme, piyasanın vahşi koşullarına terk edilen ticarileşmiş sağlık hizmetleri, kışkırtılmış talep, kışkırtılmış şiddet ve sevgisiz, hürmetsiz, değer bilmez sağlık yöneticileri.

Genç meslektaşlarım, zeki ve iyi eğitimli genç beyinlersiniz. İyi hekim olun istiyoruz. Peki “iyi hekimlik” nedir. Sadece hastalıkları ve tedavileri bilerek iyi hekim olabilir miyiz? Çok farklı tanımlamalar yapabiliriz, ama nelerin yapılmayarak iyi hekim olunacağını söylemek daha akılda kalıcı olacaktır.
- Sağlığın ticarileştirilmemesidir.
- Hastaların müşteri olarak görülmemesidir.
- Performansa dayalı ödemelerden vazgeçilmesidir.
- Alternatif tıp adına gerici uygulamaların (hacamat, kupa gibi) yapılmamasıdır.
- Hekimliğin tetkik isteme ve reçete yazmaya indirgenmemesidir.

 

İyi hekimlikten bahsederken, hekimlik sanatını uygulayabileceğimiz koşulların da yaratılabilmesi gerekir. Şiddetin olmayacağı güvenli bir çalışma ortamı oluşturma konusunda sorumlu tüm yetkilileri yeniden göreve davet ediyorum. Şiddetin ortaya çıkmasında temel etkenin uygulanan sağlık politikaları olduğu gözardı edilmemeli, kışkırtılmış sağlık talebinin koruyucu sağlık hizmetlerinin ön plana alınarak azaltılması öncelikle hedeflenmelidir.

 

İnsanları sağlığına kavuşturmaktan kastedilen sadece bedensel sağlık değildir. Sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halidir. Öyle ise iyi hekimlik aynı zamanda hastasının yaşadığı koşullar ile de ilgilenir.  Demokrasi ve insan hakları mücadelesi bu nedenle biz hekimler için en az bulaşıcı hastalıklar ile mücadele kadar önemlidir. Bu mücadeleyi veren ve Savaş Bir Halk Sağlığı sorunudur dedikleri için hapis cezasıyla cezalandırılan  TTB Merkez Konseyi üyelerinin yanında olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha belirtiyorum.

 

Görev yaptığınız yerlerde Hipokrat andına bağlı kalarak dil, din, ırk, cinsiyet, sınıf farkı gözetmeksizin insanlara sağlık hizmeti sunacağınızdan ve toplumun insan haklarına dayalı, özgürlük, adalet, barış, içinde yaşamasına katkı sunmak için çalışacağınızdan hiçbir kuşkum yoktur.

 

Sevgili genç meslektaşlarım, ülkemizde hekimlik mesleğini uygularken karşılaştığımız sorunlar her geçen gün artıyor. Buna karşın yılmıyoruz! Sizlere aklın ve bilimin ışığında, mesleki etik ilkeler ve iyi hekimlik değerlerinden ayrılmadan, insandan ve yaşamdan yana olarak uygulayacağınız mesleğinizde başarılar diliyorum. Bulunduğunuz yerlerde Tabip odalarına üye olun, güç verin, doğru bulmadığınız şeyleri değiştirmek için çaba harcayın. Unutmayın çağdaş insan örgütlü insandır.Bizler Tabip odaları olarak karşılaştığınız her sorunda yanınızda olacağız.

Sözlerimi aynı zamanda hekim olan ve Sivas`ta 1993 yılında yakılarak öldürülen Dr. Behçet Aysan`ın Yarın Diye Bir Şey Var şiiiriyle bitirmek  istiyorum;

 

 

 

bilirim yarın diye bir şey var
çeliğin su katılmamış yanı
ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek

 

bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.

 

selam verip
selam alacak

barışa kardeşliğe

 

hep tok yatan
çocuklar görecek

 

el ele
aşklar, omuz omuza dostluklar

 

ne dikenli teller olacak
ne tanklar tüfekler

 

ne tüberküloz kalacak
ne lösemi

 

ne işsizlik

ne banka
ne borsa

 

süt gibi duru ve ak
ekmek gibi sıcak

 

bizim de
bizim de

günlerimiz olacak.

 

güle değecek
kuşların kanadı

ve kuşlar sırtlarında
gül taşıyacak

kardeşlerim koşar adım
moraran beyazla

 

zincirlerimizle
yaralarımızla

ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek

 

bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.

 


Van-Hakkari Tabip Odası olarak sizleri yetiştiren sevgili ailelerinize, hocalarınıza bir kez daha teşekkür ediyor, sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyor, hekimlik yaşamınızda hepinize başarılar diliyorum.