BASINA VE KAMUOYUNA
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016`da ilan edilen OHAL ile birlikte toplumun her alanında eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi isteyenler susturulmak istenmekte, işinden ve özgürlüklerinden olmaktadır. Yaşamları boyunca emeğin, demokrasinin, hukukun, toplumsal barışın ve iyi hekimlik değerlerinin güçlenmesi için mücadele eden meslektaşlarımız açığa alınmakta, ihraç edilmekte ve hatta tutuklanmaktadır. Meslektaşlarımızın emek, barış ve demokrasi mücadelesi verdikleri için hedef seçildikleri gün gibi ortadadır. Barış ve demokrasi isteyen hekimlerin, sağlık emekçilerinin ve akademisyenlerin suçluymuş gibi gösterilmeye çalışılması kabul edilemez.
Darbeler ile mücadelenin yolu, Türkiye`nin daha demokratik, barış ortamının sağlandığı ve laik bir ülke haline getirilmesidir. Buna rağmen darbe ile mücadele adı altında ilan edilen OHAL, muhalif sesleri susturmak için bir “lütuf” olarak görülmüştür. OHAL ile kişisel haklar, hürriyetler askıya alınmış, KHK’lar ile birlikte hukuksuzluk bir yönetim biçimi haline getirilmiştir. Bugüne kadar çıkan 26 kanun hükmünde kararname ile 130 bine yakın kişi kamu görevinden ihraç edilmiş, 3315 hekim herhangi bir gerekçe gösterilmeden hukuksuz bir şekilde görevlerinden atılmıştır.
KHK’lar ile eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi isteyenler susturulmak istenmekte, işinden ve özgürlüklerinden olmaktadır. Son olarak TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Ayfer HORASAN’ın da içinde bulunduğu onlarca meslektaşımız kamudaki görevlerinden çıkarılmış, Diyarbakır’da gerçekleştirilen operasyonlar ile Dr. Şemsettin KOÇ ve Dr. Selçuk MIZRAKLI’nın da aralarında bulunduğu sağlık emekçileri tutuklanmış, adalet ayaklar altına alınmıştır. Meslek yaşamlarını halkın arasında geçiren, iyi hekimliği yücelten ve sağlık için barışçıl demokratik bir ortamın olmazsa olmaz olduğu bilinciyle Barış, Demokrasi ve insan hakları mücadelesi yürüten Diyarbakır Tabip Odasının önceki dönem başkanları tutuklama gibi ağır bir karar ile hastalarından, sevdiklerinden ve ailelerinden koparılmıştır. Adresleri ve çalıştıkları işyerleri belli olan, her gün onlarca hastayı tedavi eden, ameliyatlar yapan meslektaşlarımızın, ifadeye çağrılmaları durumunda gidebilecek iken evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınıp hiçbir somut delil ortaya konulmadan tutuklanmaları ülkedeki hukuksuzluğun, her gün katmerleşen antidemokratik uygulamaların yeni bir örneği olmuştur. Biliyoruz ki arkadaşlarımız yaşamları boyunca iyi hekimlik değerlerine, halkın sağlık hakkına sahip çıktıkları, mesleki faaliyetlerinin yanında barış ve demokrasi mücadelesi sürdürdükleri için bu haksız ve hukuksuz muameleye maruz kalmışlardır.
Evrensel insan hakları hukuku açısından suç niteliğinde olan bu keyfi ve hukuksuz tutuklanma kararları gözden geçirilmeli ve arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır. Bizler hekimler olarak toplumsal barışın, bir arada yaşamın kurulduğu, demokratik, laik bir ülkede yaşamak için mücadele edeceğiz. Emeğin, demokrasinin, hukukun, toplumsal barışın ve iyi hekimlik değerlerinin güçlenmesi ve görevlerine son verilen meslektaşlarımızın öğrencilerine ve hastalarına bir an evvel yeniden kavuşmaları talebini güçlü bir şekilde dile getiriyoruz.
TTB Merkez Konseyi
Bölge Tabip Odaları